Çok şükür ki, ailemden veya yakınlarımdan korona virüsüne yakalanan olmadı. Bunun şükrünü asla eda edemem. Bu yüzden korona zamanı, yani suan benim için, hiç te kötü bir zaman değil. Zor günlerim oluyor. Haftada bir gün mutlaka moralimin diplerde olduğu günler oluyor ama genel olarak benim için faydalı bir dönem diyebilirim. Yeni bir dil öğrenmiyorum ama Almanca dilimi tekrar ediyorum. Bir çok konuyu unutmuşum. Bahçe işleriyle meşgul oluyorum. Evi düzenleyip topluyorum vesaire. Ama sanırım en önemlisi kendimle yüzleşiyorum. Özellikle zor günlerimde yaşadıklarım beni kendimle çok feci şekilde yüzleştiriyor, maalesef yüzleştiğim her konuyu buraya yazacak kadar cesur değilim, ayrıca mahremiyet konusu da benim için önemli. Yine de bu yüzleşmeden biraz olsun bahsetmek isterim. Nasıl bir eş, nasıl bir anne, nasıl bir evlat olduğumu suan ki kadar net gördüğümü daha önceden hatırlamıyorum. Hangi ilişki türü olursa olsun, insanlar onlarda onlar çocukken açılan yaraları ile birlikte bir ilişkiye giriyor. Hepimiz yaralarımızla bir ilişkinin içersine giriyoruz, bu eş ilişkisi, dost ilişkisi, ebeveynlik vesaire olabiliyor. Umudumuz aslında birbirimize şifa olmak, ama insanız işte, hatalar yapıyoruz ve birbirimize şifa olacakken, birbirimizin yaralarına bazen bilerek bazen farkında olmadan tuz basıyoruz. Ben karşımdakinin yaralarını deşip kanatıyorum o da benim yaralarımı deşip kanatıyor. Ve bir kısırdöngü olarak bu böyle devam ediyor. Peki bu kısırdöngüden nasıl çıkarım diye düşünmeden edemiyor insan. Kesin bir cevabı yok. Bu kısır döngüden çıkmalıyız yoksa, bu korona döneminden pek te sağlıklı bir ruh haliyle çıkamayız sanırım. Ve daha çok yara almamak için, ilişkilerimiz bile son bulabilir. İstediğimiz bu mu? Hayır sanmıyorum.. Peki nasıl şifa bulucaz? Şifa nerede? Şifa sanırım, kendi yaralarından çok önce karşındakinin yaralarına bakmakla başlıyor. Kendi yaran acıyor, çünkü bu yaraları depreştiren var, can havliyle sen de karşındakinin yaralarını deşiyorsun. Onun da canı yansın. O da ağlasın. Oysa yarası acıyan, kanayan biri olarak karşımı zdakiyle empati kurabilsek, bu hareketim onun yarasını deşiyor, deşmeyim desek. Hatta, mümkünse önce onun yaralarını sarsak. Sanırım ne zaman kendi yaralarımızı, kendi acımızı bir kenara bırakıp karşımızdakinin yaralarını sarmaya, iyileştirmeye başlıyoruz, o zaman biz de iyileşmeye, şifalanmaya başlıyoruz. Kolay değil, biliyorum. Ama bir tercih yapıp yola devam etmeli. Yaraları desen mi olacağız, yaraları saran mı olacağız? Rabbim bizleri birbirine şifa olanlardan eylesin. Amin.