Düşünceler, Ruh hali

Korkma baba, ben varım!

Bunu daha öncede yazmıştım, babam anlatmıştı bana. Ben 4 veya 5 yaşlarındayken babamla birlikte köye gitmişiz. Halamların evinin önünde köpekleri varmış, tabii köpek havlamaya başlamış bizi görünce. O an ben babama dönüp: “korkma baba, ben varım.” demişim. Babam bu anısını ilk anlattığında sadece gülüp geçmiştim, hatta ta o zamanlar babamın gözüne girmeye çalışıyormuşum diye düşündüm. Oysa aslında Allah’ın bana verdiği sırrı açıklamışım.

 

İçimde her zaman bir yardım etme duygusu ve isteği var. Birilerine ‘korkmayın, ben varım” diyebilmek istiyorum. Şimdiye kadar yaşadıklarımdan çıkardığım dersleri, öğrendiğim güzellikleri başkalarına da faydası olsun diye paylaşmak istiyorum. İstemek aslında hafif kalır, kendimi bir nevi sorumlu hissediyorum. Etrafımda şükürsüzlükten ve şükür etmediği için sevgisizlikten kıvranan insanlar görüyorum ve buna üzülüyorum. Allah’la ilişkilerini insanlarla olan ilişkilerinden ayrı görüp Allah’ı kendilerinin dışında bir yerlere hapsedip, sonra O’nun varlığından/sevgisinden kendini mahrum bırakanları görüyorum ve yine üzülüyorum. Evet içimde böyle bir istek var, diğer yandan da pis bir nefsim var. Başkalarına yardımı dokunduğunda kendine bu yardımdan pay biçen nefsim. Etrafımdakilere yardım ederken, en yakınımdakilere yardımda tahammülsüz ve sabırsız olan nefsim. Her tanıştığı insana ‘acaba bir derdi var mı, ona yardım edebilir miyim?’ gözüyle bakıp, belki Allah sen ona yardım edesin diye onu karşına çıkardı diye kendini birşeyler sanan, böbürlenen bir nefsin sahibiyim.Korkmayın demekten ziyade, BEN varım diyen bir nefsim var. Adı üstünde değil mi, Allah’ın verdiği sır, iki kişinin bildiği sır değildir ya hani, ne diye anlatıyorum o zaman bunu buralarda? Bilmiyorum, belki bir dua niyetine geçer yazdıklarım, belki birileri okuyup bana dua eder…

O herşeyi hakkıyla bilendir.

Yorum bırakın